“TEHLİKELİ OYUNLAR”IN BİR TİYATRO ŞÖLENİNE DÖNÜŞMESİNİ SEYRETMEK

Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kadar tanınmamış ama en az onun kadar zekice kurgulanmış romanı. Öyle ki romanı okurken bazen elinizde olmadan her satırın altını çizmek için delice bir arzu duyarsınız. Roman, “Hikmet Benol isimli kahramanın iç konuşmalarından ibarettir.” şeklinde bir tespit yapmış olsak yanılmış olmayız sanırım. Peki nasıl olur da bir adamın iç konuşmalarından ibaret kabul edilebilecek bir roman, bir tiyatro sahnesine taşınır ve nasıl olur da tek kişilik bir oyun neredeyse üç saat boyunca soluksuz izlenebilir. Evet sevgili okurlar yanlış duymadınız “Seyyar Tiyatro” tarafından tiyatro sahnesine taşınan Tehlikeli Oyunlar tam da böyle bir tiyatro ziyafetine dönüşmüş. Erdem Şenocak’ın insanüstü bir performans sergileyerek sahnede canlandırdığı tek kişilik bir oyun Tehlikeli Oyunlar. Oyunu izledikten sonra Erdem Şenocak’ın genç bir tiyatro sanatçısı olduğunu ve sosyal medyada da epey olumlu yorum aldığını gördüm ki kendisi tüm bu övgüleri fazlasıyla hak ediyor.

 Tehlikeli Oyunlar’ı okuyanlar bilirler, romanda defalarca okumaktan ezberlediğimiz şahane bölümler vardır. İşte oyun da 474 sayfalık kitabın neredeyse ezberimizde olan tüm monologlarını ve diyaloglarını içeriyor, hatta Erdem Şenocak sahnede bu bildiğimiz metinleri o harikulade sesi, beden dili ve mimikleriyle seslendirirken siz de içinizden onunla birlikte tekrar ediyorsunuz.

Oyunu Kadıköy’de Moda sahnesinde izledim. Oyundan 15 dk önce tiyatrodaki yerimi alıp heyecanla oyunun başlamasını beklerken beni ilk etkileyen detay, sahneye kurulmuş iki salıncak oldu. Evet evet yanlış duymadınız oyunun bütün dekoru bu iki salıncaktan ibaretti. Başarılı oyuncu, tüm oyunu kah bu iki salıncak arasında gidip gelerek, kah da  bedenini yerde inanılmaz bir esneklikle kullanarak sundu. Erdem Bey; kah Hikmet Benol oldu, kah Albay Hüseyin Tambay. Bazen Nurhayat Hanım’ın sesine büründü, bazen de oğlu Hidayet’in ya da küçük oğlan Salim’in. Bazen Hikmet’in eski eşi Sevgi, bazen de sevgilisi Bilge ya da Hikmet’in ona taktığı isimle Bilmemezge😊 oldu. Yetenekli oyuncu, diyaloglarda her bir kahraman için kullandığı ayakları hatta kollarıyla tek kişilik bir oyun izlediğimiz algısını yerle bir etti. Ve oyunun sonunda bize de “sanat böyle bir şey işte” demekten başka bir seçenek kalmadı. İnsanı üç saat boyunca bambaşka hazlara, düşüncelere, sorgulamalara götüren, insana kendini hatırlatan, bir anda acı acı güldürürken, az sonra gözlerimizi dolduran başka bir dünya sanat! İnsana insan olduğunu yeniden hatırlatan, içindeki mekanizmaları harekete geçirten tek gerçek belki de.

Ve ben sahnede Oğuz Atay’a da ilginç bir şekilde benzeyen bu olağanüstü yetenekteki adamı izlerken bir hayal kurdum. Keşke dedim Oğuz Atay bu kadar erken gitmeseydi de romanının bu muhteşem seyirliğe dönüşmesini izleyebilseydi. Belki o zaman Korkuyu Beklerken adlı hikaye kitabının son cümlelerini söylerken bir kez daha düşünürdü kim bilir? “Ben buradayım sevgili okuyucum sen neredesin acaba?”(s.196) Biz buradayız Sevgili Oğuz Atay keşke sen de burada olsaydın…

Tehlikeli Oyunlar romanı hakkındaki yazımı altı çizili satırlar eşliğinde okumak isterseniz:

OĞUZ ATAY’IN “TEHLİKELİ OYUNLAR” ROMANI HAKKINDA: TEHLİKELİ BİR OYUN MU BU OYNADIĞIMIZ

Tehlikeli Oyunlar

Konsept ve Yönetim: Celal Mordeniz

Metni Düzenleyen: Oğuz Arıcı, Erdem Şenocak

Reji Danışmanı: Oğuz Arıcı

Oynayan: Erdem Şenocak

130 Dakika – 2 Perde

Oyundan kareler için: https://seyyarsahne.com/guncel-oyunlar/tehlikeli-oyunlar/#

OYUN HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı bitirdikten kısa bir süre sonra yazdığı “Tehlikeli Oyunlar” romanı, Seyyar Sahne tarafından sekiz aylık yoğun bir çalışma sürecinin ardından seyirci karşısına çıktı.

“Tehlikeli Oyunlar”, Hikmet Benol karakterinin varoluş mücadelesi üzerinde şekillenen ve diyalogtan monoloğa, ben-anlatıcıdan tanrısal-anlatıcıya, mektuplardan günlüklere ve şiirlere, didaskalilerden kaleydoskopik görüntüler oluşturan bilinç-akışlarına kadar birçok yazın tekniği ve türüyle anlatım olanaklarının sınırlarının zorlandığı uzun soluklu bir romandır.

Seyyar Sahne uzunca bir süredir, hareket, ses ve nefesin objektif çözümlemeleri ve bu analizler yoluyla icrasını temel alan oyunculuk çalışmaları yürütmektedir. “Tehlikeli Oyunlar” bu araştırma ve çalışmaların doğal bir uzantısı olarak da görülebilir.

Tehlikeli Oyunlar’ı sahneleme fikri Ağustos 2008’de Gümüşlük Akademisi’nde oluştu. İTÜ Sahneli ve Bilgi Sahneli oyuncuların katıldığı, ben ve Erdem’in yönetimindeki ikinci tiyatro çalışması kampındaydık. Günün son çalışması gece onbir-oniki arasında sesli roman okumaktı. Tehlikeli Oyunlar’ı kampta okumayı önerdiğimde aklımda sahneleme düşüncesi yoktu, ancak romanı duymaya başladığımda çalışma arkadaşlarıma böyle bir öneri yapmaya karar verdim. Aklıma bir takım sahneleme buluşları filan geldiğinden değil, bir çeşit refleks olarak gelişti öneri. Tek bildiğim tek kişilik bir oyun olacağıydı. Şimdi dönüp baktığımda her büyük romanda en az bir tane tek kişilik oyunun saklı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Hatta bana öyle geliyor ki ‘tek kişilik oyun’ mefhumu roman sanatının sahne sanatına çevrilmesinden doğmuştur. Yani modern romandan önce tek kişilik oyundan söz etmek anakronik bir durum olurdu. Modern romanla tanışmamış bir çağın izleyicisinin sahnede göreceği tek başına bir oyuncu, onun algısını aşardı; oyuncunun arkasında bir koro olmaksızın oyuncuyu algılayamazdı. Özetle, tek kişilik oyun, tiyatronun romanla hemhâl olduğu yerdir. Roman bireyselliğe, tiyatro ise kamusallığa denk geldiğinden bu buluşma, bireyin bütün mahremiyetiyle kamunun ışığına çıkışını temsil eder. İzleyeceğiniz oyunun oyuncusu Erdem Şenocak’tır. Çalışmalar sırasında sahneleme, oyunculuk üslubu, metin düzenlemesi üstüne önerileri Oğuz Arıcı ile birlikte yaptık.”( https://seyyarsahne.com/guncel-oyunlar/tehlikeli-oyunlar/#brosur)

– Celal Mordeniz –

“TEHLİKELİ OYUNLAR”IN BİR TİYATRO ŞÖLENİNE DÖNÜŞMESİNİ SEYRETMEK” için bir yanıt

  1. Geri bildirim: OĞUZ ATAY’IN “TEHLİKELİ OYUNLAR” ROMANI HAKKINDA: TEHLİKELİ BİR OYUN MU BU OYNADIĞIMIZ | KİTABA VE YAŞAMA DAİR

Yorum bırakın