KONUSU
“Yaşadığımız her günü güzel bir güne dönüştürmek varken, “Güzel Bir Gün”ün bize çıkıp gelmesi için öylece oturup bekleriz. Çoğu zaman yaşamak yerine erteleriz. Tüketmenin bencilliğini, paylaşmanın samimiyetine yeğleriz. Oysa ihtiyacımız olan tek şey, biraz farkındalıktır. Geç Kalanlar, sordukları ve sordurduklarıyla seyircisine derinlikli bir yüzleşmenin resmini gösteriyor.”
“GEÇ KALANLAR”A DAİR İZLENİMLERİM
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tiyatrolarında oynanan “Geç Kalanlar” adlı oyunu keyifle izledim. Bu yazıda oyunun sürprizini bozmadan oyun hakkındaki kişisel izlenimlerimi paylaşmak istiyorum:
“Geç Kalanlar” adlı oyun yukarıda fotoğrafını çektiğim dekor ile açılıyor. Dekor, oldukça sade düzenlenmiş bir mutfak ve salondan oluşuyor. Mutfakta bir tezgah ve buzdolabı dikkati çekiyor. Salonda ise kanepede huzursuz bir şekilde uyuyan ya da uykusu kaçmış bir erkek ilk bakışta görünen unsurlar. Oyunun başlamasıyla birlikte yaklaşık otuz beş kırk yaşlarında bir adam yorgun bir yüzle uyanıyor ve evin içinde dolaşırken, altmış, altmış beş yaşlarında oldukça özenli giyinmiş bir hanımla karşılaşıyor. Kadın bu evde daha önce kuzenlerinin oturduğunu, bu sebeple eve geldiğini ifade ediyor. Adam şaşkın bir şekilde kadının evine böyle fütursuzca girişini sorguluyor, hatta onu defalarca evden kovuyor. Ancak tüm bu didişmelere rağmen yaşlı kadının gitmeye hiç niyeti yoktur ve adamı hiç farkında olmadığı şeyler konusunda uyararak ortamı daha da gergin hale getirecektir.
Böyle bir başlangıç izleyiciyi ister istemez kendine döndürüyor. Bir gün hiç tanımadığımız biri evimize bu şekilde girse bununla da kalmayıp bizi, hayatımızı, sevdiklerimizle ilişkilerimizi, inatlarımızı, kırılan gururumuzu, yaptığımız hataları, yapamadığımız fedakarlıkları, boşa geçen ömrümüzü sorgulasa ne hissederdik? Şüphesiz hepimiz bu kadının üstüne vazife olmayan işlere karıştığını düşünürdük. Peki oyunda ne oluyor derseniz yaşlı kadın adamı öyle tatlı tatlı sorguluyor, ikna ediyor ve düşündürüyor ki size de kah ağlamalı kah gülmeli son derece keyifli bir seyirlik çıkıyor. Oyunu izlerken ister istemez kendinize dönüyorsunuz ve oyundan çıkarken da hayatınızda geç kaldığınız ne varsa onları bir bir gözden geçiriyorsunuz. Oyun hakkında genel bir fikir verebilmesi açısından izlerken tuttuğum küçük cümleleri sizlerle paylaşmak istiyorum. İyi seyirler efendim😊
“Anlatmak kabullenmektir.”
“Yalan insanlara yalan hayatlara o kadar alışmışsınız ki gerçeği görünce hemen afallıyorsunuz.”
“İkili ilişkilerdeki yarıştan bahsediyorum. Hep bi’ taraf galip gelmek için yarışır ya!”
“Huzura kavuşmak için gerçekleri görmeli ve kabullenmelisin.”
“Bir insanı tanımak yepyeni bir kıtayı keşfetmek gibidir.”
“Her birliktelik aslında insanın kendini keşfidir. Gerçekten seviyorsan tabii.”
“İnsanlara inanmak mı kolay, inanmamak mı?”
“Hep kavga çıkaracak bir neden buldu, ama beni dinleyecek zamanı bulamadı.”
“Kadından korkmalısın, çünkü onların beyinlerinin nasıl çalıştığını yeryüzünde çözen çıkmadı da ondan.”
“Hiçbir acı sonsuza kadar sürmüyor.”
“Hayatlarımızı birilerinin eline veriyoruz sonra da suçlu arıyoruz.”
“Sonun başlangıcı: konuşamamak! Konuşamadım!”
“Özür dile ve dilenen özrü kabul et!”
YAZAN |
: | Pervin ÜNALP |
YÖNETEN |
: | Nihat ALPTEKİ |
DRAMATURG |
: | Özge ÖKTEN |
SAHNE VE KOSTÜM TASARIMI |
: | Emra ALBAYRAK ŞAHİN |
MÜZİK |
: | Deniz NOYAN |
IŞIK TASARIMI |
: | Murat SELÇUK |
EFEKT TASARIMI |
: | Metin KÜÇÜKYILMAZ |
VİDEO TASARIMI |
: | Emre TURGAYLI |
YÖNETMEN YARDIMCILARI |
: | Hazal UPRAK, Pelin ABAY, Seda ÇAVDAR, Direnç DEDEOĞLU |
SÜRE |
: | 100 dk. / İki Perde |
OYUNCULAR |
: | ELÇİN ATAMGÜÇ, DEFNE GÜRMEN, VİLDAN GÜRELMAN, ZAFER KIRŞAN |
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.